31 Ocak 2010 Pazar

Yüz kişiye sorduk METAFOR nedir? merak edenler için işte cevabı,,

Postino (Postacı) ' filminden 'metafor' kavramıyla ilgili konuşmalı bir bölüm
Bu filmde, Paplo Neruda ile postacı Mario'nun deniz kıyısındaki bir konuşmaları şöyledir:

'Metafor ne demek sayın Neruda? '
'Bir şey söylerken, başka bir şeyi ima etmektir sevgili Mario.'
'Nasıl yani, sayın Neruda? '
Neruda denizle ilgili bir şiir okur.
'Bu şiirdeki deniz, hayatın metaforu olarak kullanılmıştır Mario, nasıl buldun şiiri? '
'Çok güzeldi sayın Neruda, sanki içinde tekne salınıyordu.'
'Bak sen de metafor yaptın Mario! '
'Ne zaman yaptım? '
'Şimdi...'tekne salınıyordu içinde dedin'.'
'Tekne bir metafor yani...'
'Evet...'
'Deniz bir metafor, gökyüzü bir metafor, o zaman tüm dünya, başka bir şeyin metaforu sayın Neruda...'
'Sevgili Mario bu sorunun cevabını denize girip biraz düşünmek istiyorum.'
Denizden çıktığında Marioyu kendi kendine konuşur bulur:
'Metafor...Metafor'

Prison Break'te bu hafta...


Uykusunda korkunç cinayetler işleyen Alix adındaki katliamcı mutfağa girmesi üzerine annesini kuşkulandırır. Annesi mutfağa girdiğinde Alix elindeki bıçakla ekmeğe saldırıyordur. dehşete kapılan annesi durumu kontrol altına almak için polise haber verir.karakolda ifadesi alınan Alix artık Fox River'in bir mahkumu olacaktır.Acaba Alix'i orada neler bekliyor.
Prison Break pazar günü saat 00.00 da kasatura tv de izleyenlerini bekliyor olacak.

O bir bulaşık dehası,o bir süpersonik,o bir nanoadam, o bir IBOWSKİ,,


N.İbowskinin sıradan bir hayatı vardı.sabah kalkar tostunu yer,çayını içer,bulaşıklarını yıkar,dişlerini fırçalar,kapıyı açtıktan sora aynaya bakar bıyığını düzeltir ve bağcıklarını en baştan çıkarıp tekrar bağlar ve işe giderdi. işten eve gelince yemeğini yer bulaşıklarını yıkar ve yatana kadar bilgisayarın başında dururdu.Bir gün olan oldu ve marketten bulaşık eldiveni almasıyla her şey değişti.eve geldiğinde yıkadığı bulaşıklar ayna gibi olmuştu ve evdeki aynanın bıyığını hep yamuk gösterdiğini anladı.Bıyığını düzeltti önce, sonra bardakları kristal gibi yaptı.tüm Avrupa kristal gibi olan bardakların peşine düştü.Elmas fiyatları düşerken dolar fiyatları yılın en yüksek seyrini gösteriyordu.Bir yıl sonra İbowski bir bulaşık fabrikası kurdu.Ünlüler bulaşıklarını yıkatmak için sıraya giriyorlardı. Şimdi mi? şimdi ise o Dünyanın en zengin 50 adamından biri...

30 Ocak 2010 Cumartesi

tarih kokan trajikomik bir hikaye...gözyaşlarınızı tutamayacaksınız!!!

Anadolu'da yaşayan halk başına geleceklerden habersiz tarihe Rum olarak geçmekteydi.Halbuki asıl kitlesi Hitit öncesiydi.İnsanlar kimliklerini kaybetmiş kim olduklarını sorguluyorlardı.DErken Amin Maalouf adlı yazar Ölümcül Kimlikler adlı eserini yazarak yasalara karşı gelmekteydi.İçeri tıkıldı ama içeri tıkılması çok sürmedi.Kimliği bulunamadığı için dış güçler(Roma)tarafından dışarı çıkarıldı. Dışarı çıkan Amin önce toprağı öptü sonra Prison BReak'tekileri kurtarmak üzere Fox River hapishanesine girmeye karar verdi.Girişini duyan dış kuvvetler Amin'i ordan alarak (bunu alışkanlık haline getireceği düşüncesinden dolayı) Beyaz Saraya getirdiler ve onu hademe olarak ilan ettiler. Amin o gün bugündür Obama'ya hizmet etmektedir...

3007 yılındaki bir vatandaş tarafından gönderilen ve NASA'nın bizden sakladığı mektup!!!

20.11.3007
Kurban bayramı yaklaşıyordu.Küresel ısınma hat safhalara ulaştığı için hayvan nedir bilmez olmuştuk.Önceden mecaz olan 'seni keserim' sözü günümüzde bir toplum normu haline gelmişti. Her aile 3 çocuk yapıyor ve ortanca çocuğunu kurban için besliyordu.Enflasyon almış başını dağlara çıkmıştı. pkk bitmiş yerine enflasyon illeti ortaya çıkmıştı.Dereler sel sularını biriktirerek idare etmeye çalışıyor ama sıtma gibi hastalıklardan dolayı insanlar bir türlü kpssden kurtulamıyordu.HAVAlar o kadar sıcaktı ki ADEMler havanın sıcağından dolayı sobaya gerek bile duymuyordu.İnsanlar osuruklarından enerji üretme aşamasına geçmiş ama bu sefer de kuru fasülye tüketimi hat safhaya ulaşmıştı. GDO'lu hale getirilmiş olan FAsülyenin o eski halinden eser kalmamış ve Fasülye de Ferdi Tayfur ile beraber kaçmıştı.Bütün Dünya yap(amadı)tığı espiriler,fıkralar yüzünden büyük bir kaosa sürükleniyor ama Yusufçuk(dönemin başbakanı) bir türlü susmuyordu.Evet kıyamet yaklaşıyordu...herkes yusuf yusuftu!!!

16.yüzyıl dünyasındaki sekiz haberleri..

Martin Luther olacaklardan habersiz kilisenin her dediğini yapıyordu.Nerden bilebilirdi ki kilisenin insanları kandırdığını. O sıralarda Osmanlı Devletinin burnu kalkmış Dünyanın kendisi etrafında döndüğünü sanıyordu.Halbuki Dünyanın Güneşin etrafında dönmesi Galileo tarafından ispat edilecekti.Osmanlı bir yana İncil Almancaya çevrilmiş ve kilisenin tüm foyası böylece ortaya çıkmıştı.Martin Luther ortaya çıkardıklarının gerçek olduğuna bir türlü inanamıyordu ve sonunda depresyona girdi.Günlerce aylarca da çıkamadı. Taa kii o güne kadar...Bir gece psikolog kavramını ortaya atarak kendini iyileştirmeye karar verdi, başardı da ama bu sefer isyanlardaydı. Herkes tüm gerçeği bilmeliydi.O sırada Himen ortaya çıktı ve gölgelerin gücü adına yapılan bu halkı bilinçlendirme çalışmasında Martin'e destek oldu.Böylece dünya yeni bir sayfaya adım attı. İnsanlar mutlu bir yuva kurmak için yavru tavlıyordu.

kaburganın 26.nın kemiğinde oluşturulan lunapark tüm akyuvar ve alyuvarlar tarafından ilgiyle karşılandı


Kaburga beldiye başkanı tarafından yaptırılan lunapark büyük bir coşkuyla karşılandı. törenle açılan lunaparka 5bin nöron, böbreklerden biri,karaciğer, akciğerler ve kalp katıldı. çoluk çocuk gelen aileler çocuklarının böyle bir olanağa kavuşması nedeniyle çok mutlular. işte muhabirinde görüntülediği bir konuşma getiriyoruz karşınıza:
muhabir: iyi günler böbrek bey yapılan bu etkinliğe yönelik düşüncelerinizi alabilir miyiz?
böbrek bey:efenim şimdi yapılması gereken bir olaydı zamanı gelmişti,malum çocuklarda büyüyor.bel fıtıklarını engellemek, kamburluklara son vermek adına iyi bir girişim oldunu düşünüyorum. milletimize hayırlı uğurlu olsun.
muhabir:peki önceye göre ne gibi değişimler bekliyorsunuz?
böbrek:efenim çocuklarımızı güvenle rangere bindirip işlerimize gideceğiz.çarpışan arabaları ilerde ehliyet alcak evlatlarımız için bir nimet olarak görüyorum.
muhabir:evet sayın seyirciler gördüğünüz üzere halk yapılan gelişmelerden memnun.bize de kaburga belediyesini tebrik etmek düşüyor.
hepinize iyi günler...

20 Ocak 2010 Çarşamba

Aforizimsimalar:p

*Yoğunlaşmış enerjinin genleşip kütleye dönüşmesi Hz.Adem'in yeryüzüne inmesi içi bir ön koşuldur.
*idealar dünyasına hoşgeldiniz! üyrlik için lütfen Platon'a (admin) kayıt yaptırınız.
*kahveci Mehmet Efendi ekonomik kriz nedeniyle kahvesine kepenk indirdi!
*Postmodernizm modernizmin postundan elde ediliyor ise kürkçü dükkanı Türk Malı mı?
*Kafanızı boşaltmak yerine kökünü bir saksıya dikmeyi denediniz mi?
*Nietzsche ağlıyor, durduramıyorum..!
*Demokrasi adı altında gerçekleştirilen her politika mübahtır!
*yazın küçümseyerek bastığınız kum tanelerinin aslında bilgileri kaydetmek için satın alınan CD'nin yapımında kullanıldığını bilmeli misiniz?
*Eşeğin kulağı mı daha sarışın, çaydanlık mı daha somurtkan?
*bu popo pantolonumu dar mı gösteriyor?
*bilim adamları nanoteknolojiyi gerçekten büyü ile mi gerçekleştiriyorlar?
*yaratıcı bir düşünce içi El-Fatiha!

Metre'nin Anısına...

yıl 1967
metrenin psikolojini incelediğimizde sıfır noktasının gerçek olduğuna inanamadım. Ve şöyle bir soru belirdi beynimde; 'madem sıfır noktası gerçekti neden metreyi koyduğumuz her yerde bir sıfır noktası oluşuyordu?' Bu soru beni felsefedeki varlık var mıdır yok mudur tartışmasına itti! Gerçekten bir sıfır noktası var mıydı yoksa biz onu gördüğümüz için mi gerçek olduğunu varsayıyorduk.Biz onu göremesek de o varlığını devam ettirebilecek miydi? Gelişimini sürdürebilecekmiydi bu Amin Maalouf'un çivisi çıkmış dünyasında ve hayatını devam ettirebilecek miydi evrim sisteminde..? Zaten metreyi metre yapan neydi? rakamlardı,elin dokunuşundaki sıcaklıktı,sevgiydi,emekti...başka türlüsü de ona yakışmazdı zaten.Gerçek bir sıfır noktasının varlığı hak getire,kaderi buysa yaşayacaktı.

Bir psikanalistin güncesinden...

nöronların bile sıkıldığı anlardan birini daha yaşıyorduk.insanlar artık hayal kurmaya ve yıkmaya başlamıştı.yaratıcılık son nefeslerini veriyordu, ölümü yaklaşmıştı. irene ve sophie hayal kurmayı sallamış ders hakkında konuşuyor izlenşmini vererek üst komşu ray'in dedikosununu yapmaya başlamışlardı.beni de not tutuyor zannediorlardı.karnımdan gelen açlık zillerini bastıabilmek için karnımı bacaklarımla sıkıştırıyor ve surat ifadelemn mutlu şeklini alması için uğraşıyordum fakat beynim verdiğim emirleri dinlemiyor kendi imparatorlunu kurmaya hazıranıyordu.önce hutbe okuttu ve ardından para bastrdı.yapcak bir şey yoktu eve gitmek istiyorduk.çıkış noktasını bulamıyorduk ve annem söze girdi 'çıkış yolunu bulamayandan psikolog mu olur?'