26 Temmuz 2010 Pazartesi

dıt dıt..dıt dıt..labelling..!



Toplumda sivrilen insanlara olan bakış açımız globallaşan dünyaya karşın sonlanmıyor.birey farklı bir davranışta bulunarak toplumdan ilk etiketlenmeyi alıyor. mesela yolda giderken yanınızdan takla atarak geçen bir insanı acrobat 9 olarak değil de deli olarak etiketleyip üstüne üstün töbe töbe deyip yolunuza devam etmeniz gibi.bu durumda etiketlenen insan ne yapacak? etiketlenmenin verdiği yetkiye dayanarak alınan sorumluluğundan dolayı çevresinin bakışları arasında kendini muhakeme dönemine girecek.
İlk aşama: yoksa ben bu dünyadan değil miyim?
takla atarken kanın beynine ulaşma noktasında akla gelen bu soruya cevap bulmada geciken nöronlar karşısında afallayan beyin sıvısı kendine cevap bulma sürecine sokarak melankoli davranışlarda bulunuyor.
ikinci aşama: kendini tanıma
kendini kültür, çevresel faktörler, medya, coğrafi konum, insan gibi faktörlerin etkisinden uzaklaşarak bir odaya kapatan etiketli uzun saatler boyunca kendi hakkında ilginç özelliklerle karşılaştı. Karşılaştığı özelliklerle yakınlaşan birey özel dakikalar yaşayarak kendiyle barışık duruma geldi.
üçüncü aşama: aidiyetlik sorunu
kendini tanıyan birey akrobat hareketlerinin kökenine inerek halk kütüphanesinde yaptığı araştırma sonucunda kendisinin acrobat ailesinin bir üyesi olan acrobat reader olduğunu fark etti.
dördüncü aşama:isyan
yıllarca kimliğinden ve kişiliğinden uzakta yaşayan birey neden saçların beyazlamış arkadaş şarkısı eşliğinde günlerce rakı balık yaptıktan sonra karşılaştığı gerçeklerle baş edemeyerek kendine ait bir dünya yaratabilirdi, fakat o son aşama olan beşinci aşamayı seçti.
beşinci aşama:kabullenme
soruların bir süre sonra etki etmediği kişide herşeyi kabullenme süreci başlar.toplumun yaptığı etiketlenme sonrasında toplumu değiştiremeyeceği için etikete uygun davranmaya devam eden kişi olayı kendini gerçekleştiren kehanete döndürmüş olur.

19 Temmuz 2010 Pazartesi

psikotik güneş yanığı vakası



Güneş kremlerinin çok sattığı dönemden anlayabiliriz ki artık yaz gelmiş ve denize girmek farz olmuştur. bunu anlayan vatandaşlar denizin faydalarından yararlanırken anlamayanlar 'eve güneş girmeyen eve doktor girer' atasözünü yerine getirmeye çalışmaktadırlar. tabii bu herzaman böyle olmaz...vaka G.O o gün uyandığında gündemi takip etme hastalığından dolayı televizyonu açmıştı. reklamların güneş kremlerine yaptığı eh-emniyetle kendisine bir ipucu verdiklerini düşünmüştü. plaj malzemeleri için ayırdığı dolabını açıp şişme yatını ve şişirme kitabı klavuzununa kadar herşeyini aldıktan sonra evden çıkmıştı. deniz kenarına geldiğinde insanların her bakışından kendi hakkında birbirlerine mesajlar yolladıklarını düşünüyordu çünkü o televizyon aracılığıyla denize çağrılmıştı. çok zeki olduğunu düşünen bu narsistik vakamız kafasında konuşmaya başlayan bir suflör tarafından yerini belirleyip yerleştikten sonra kendini denizin azgın sularına bırakmış ve yatını şişirmeyle harcadığı süre zarfında güneşten yeterinden fazla D vitamini almış olacak ki rengi artık vitamin rengine dönmeye başlamıştı. Yatı yat adı verilecek duruma geldikten sonra Hint okyanısına doğru ilerleyen vakamız vüzudunun cayır cayır yanmasını Hindistan'ın havasından olacak ki meditasyon sayesiyle başa çıkmış ve kendini kutsal saymıştı. kafasındaki suflörle yaptığı dialoglarla çevresindekilerin dikkatini çekmiş ve işbaşında olan insanların işlerini aksatması nedeniyle işten atılmalarına nedne olmuştur. bunu ise kendinin özel olmasına dayandırmaktadır. Yoluna devam eden vaka yalnız olmasıyla başa çıkamamış ve hayali bir arkadaş edinmiş ve suflörünü aldatmıştır.bunun üzerine suflörü yatı terketmiş ve kendini Gandi sanan vakamız japonyadaki adaların birine takılırken maskesini kaybeden bir adam tarafından bulunmuş ve normal seyirmeyen göz kırpmasının anlaşılması üzerine Wakarimasen Ruh ve Sinir hastalıkları Hastanesine yatırılmıştır.

12 Temmuz 2010 Pazartesi

molotof kokteylinin rüyaya empozitesi,


Nenemin kulaklarının ağır işitmesinden dolayı evde açık olan televizyonun sesi hep sonda olur. sabah uyandığınızda siz istemesenizdeherhangi bir konu hakkında konuşan insanları duyabilirsiniz ve 70 desibelin üstünde olan bu ses bilinçaltınıza etki edip rüyanızda cumhurbaşkanının size sağlığınız hakkında öğüt verirken bulmanıza yol açabilir.
Böyle günlerden birinde kilomu ne kadar sorun etsem de gerçek sorun kemiklerin fazlalığından kaynaklanmakta ve bu sorun nedeniyle kemiklerin vücuduma batmasıyla geceleri sık sık uyanmakyta olan ben rüyalar için oldukça avantaajlı ama uyku için oldukça negatif etkileri olan günlerden birinde gördüğüm rüyanın etkisiyle kuru fasülye ülkesine gitmiştim.
Tanıdıklarımın olduğu bir kafeye girmiş kuru pastalardan almak üzereyken tam öğle arasına girmekte olan kafe sahiplerine stadyumun yandığına dair bir haber geldi. hepimiz koşa koşa stadyumun oraya gittiğimizde fasülyelerle kaplı stadyumdan aşağı yemek yağları akmaktaydı. kuru olan yerlere çömelmiş olayı analiz etmeye çalışırken karşıdaki binaya giren şüpheli adamlar görmeye başladık. bizde paranoid düşünceler uyandıran bu adamların sonuncusu durdu ve bize bakıp elindeki şişeyi doğrulttu. şişenin molotof kokteyli olduğunu 3 4 saniye içinde anlamış ve stadyumun arka tarafına koşarken bulmuştuk kendimizi. olayın failleri uyanma sebebiyle meçhul kalmaya devam etti ve dava süre sebebiyle düştü.

6 Temmuz 2010 Salı

Ruhiyat Fakültesinden Anomik Bilgiler!!


Prof. Dr. Güleyaz Monotonya araştırma hastanesinde bulunan hastalar hakkında çeşitli varsayımlar öne sürdü. Güleyaz kliniğe yatırılan hastaların geldiklerinde dissosiyatif durum yaşadıklarını ve kendilerine gelmeleri için farklı bir kişiliğe bürünmeleri gerektiğini söyledi. iyileştirme çalışmalarının da bu yönde olduğunu basına duyurdu.
Geçen hafta gizli kamera görüntüleriyle hastaları bir denek olarak kullandıkları öne sürülen Monotonya Araştırma Hastanesinde garip şeyler olduğu uzun zamandan beri gündemdeydi. her giren hastanın frankenstainimsi bir şekilde çıktığı, insanlarla iletişimlerinde hipnoz yaratıcı etkilerle olanları görmezden gelmelerini sağlamaları nedeniyle cesaretli bir görevli içeriye gizli kamera yerleştirmiş ve sonucunda olanları tüm Monotonya halkı olarak gözlerimizle duymuştuk. Ne var ki olayları iftira olarak niteleyen Güleyaz basın açıklaması yapmak üzere hastane önündeki incir ağacının gölgesi altında bir konuşma yaptı ve durumun içeriğini tüm ayrıntılarıyla netleştirdi.
Artık gönül rahatlığıyla ortaya çıkan yaratıklarla iletişime giriyor ve hipnoz aracılığıyla paralele evrenlerde bir çok bilim adamı ve yazarlarla buluşma imkanı buluyoruz.