30 Mart 2010 Salı

ZeİtGeİsT..!



Amerigo Vespucci 1501 yılında bulunduğu İtalya'da nefes alırken aklına giden yollardan birindeki nöronlar fazla elektrik üreterek aksiyon potansiyeli oluşturmuş, bu da beyninde bir ampul yanmasına sebep olmuştur. Ampulun temsil ettiği şey o zamanlar Güney Amerika sahilleridir. Vespucci Güney Amerika kıyılarını gezdikten sonra oradaki hayvanların çeşitliliği karşısında şaşırır ve bu çeşitliliğin Nuh'un gemisine sığamıyacağını düşünür. Peki işin sırrı nedir? Tabi bu arada bir de Endüstri Devriminden itibaren değişen toplum, kültürel normlarını, değerlerini eleştirmeye başlayınca cevap; zamanın, ruhu üflemesiyle ortaya çıkar ve zeitgeist bu görev için Charles Darwin'i görevlendirir. O zamanlar Thomas Maltus da 'nüfusun ilkeleri üzerine bir deneme' adlı yazısını yazmış ve besinlerin aritmatik şekilde artarken insanların geometrik şekilde arttığını bunun sonucunda da bir kıtlık ortaya çıkacağını ve güçlü olanın hayatta kalacağını dile getirmiştir. Bunu duyan Darwin aşağıda kalır mı? geçmişteki haşereliğine rağmen Türlerin kökeni dendiğinde orada durur ve şöyle der: 'çevresine uyum sağlayan canlılar hayatta kalırken uyum sağlamayanlar ise kilisenin tabusunu verdiği cennetteki villalarına çekilirler ve hayatta kalanlar hayatta kalmalarını sağlayan yeteneklerini kalıtım yoluyla gelecek nesillere aktarırlar.' Bunun üzerine Vespucci'nin keşfiyle Dünya haritasında yerini alan Amerika'da beyaz ırkın üstünlüğüne dayanan bir iç savaş başlar. O ne kanlı ne sümüklü bir savaştır ki nezleden ölenlerin sayısı uçak kazasından ölenlerin sayısından kat be kat daha fazladır. Neden mi? çünkü uçak 20 yy'ın mekanik evriminin ürünüdür ve zeitgeist henüz buna hazır değildir.

14 Mart 2010 Pazar

Meri Mermeriye Vakası



Antik şeytancılığın yoğun olduğu ilk çağlardA sapkın davranışlar sergileyenler ya 'şeytan bunun neresinde büyücü bu' diyerek idam ediliyor ya da 'şeytan bunu almış cehennemde ahçı yapmış' diye düşünüldüğünden şeytan çıkarma işlemleri çerçevesinde işkence ediliyordu. Meri de sen ben gibi eli, ağzı, kulağı olan sıradan insanlardandı fakat davranışları toplumsal normlara ayrıkıydı.siyah pantolonun altına kahverengi çorap giyerdi mesela,ayakkabısının da altını çıkarır öyle yürümeye çalışırdı.lakin halk Meri'yi kabul edememiş inceden inceye şeytanla iş birliği içine girdiğine dair rüyalar görmeye başlamıştı.bastırılmış duyguların ne olduğunu bilmeyen halk için çözüm kiliseden geldi.papaz efendi Meri 'şeytan yokken cehenneme göz kulak oluyor.' iftirasını tüm halka benimsetmişti bile.sıra MEri'yi evinden alıp kilisede içindeki şeytanı çıkartmaya gelmişti.Meri evinden alındı ve ikindi namazına mütabıken masaya yatırıldı,tam işlemler başlıyordu ki kapıdan bir ses 'durun' diye adeta haykırdı.Yıllar sonra tarihe geçecek olan hipokrat yeminin sahibiydi o ve tedavinin nasıl olması gerektiğini bildiğini iddia ediyordu.papaz efendi şimdi işi ona bıraksa halkın gözünde küçümen olacağını düşündü bu yüzden hipakrot adlı delikanlının söylediklerini tekrar ederek tedaviyi kendisi yapıyormuş gibi gösteriyordu halka.somotagenez görüşünü başlatan bu tedavi Meri'nin fiziksel bir bozukluğunun olduğunu ileri sürüyordu. Gerçekten de bu sav doğrulandı.beyin ameliyatıyla hem şeytan çıkarılmış oldu hem de beyin alınarak bitkisel hayata geçen Meri bir daha hiç normları ihlal etmedi.

7 Mart 2010 Pazar

psychology magazine!


Wilhelm Wundt'un açılışını yaptığı Yapısalcılık Ekol Kongresinde sunucu mikrofonu eline aldıktan sonra nedendir bilinmez hiç susmadı.Sadece 'yani'lerin, 'zaten'lerin havada uçuşarak insanları devrime zorlayan bu konuşma George Orwell'in 1984 filmini bizlere hatırlattı.oRADA üst insanlar tarafından oluşturulan dünyada alt kesimin düşünmesi engellenmiş ve gün geçtikçe azalan ve kullanılması yasaklanan kelime haznesiyle yeni bir dünya düzeni kurulmuştu .O sırada diğer ekoller bu fırsattan yararlanmayı bilmiş bir köşede gizli gizli planlar yapmaktaydı.hepsi de Wundt'a yapacakları suikast girişimini birbirinden habersiz olarak gerçekleştirmenin ne sonuçlar doğuracağını elbette ki bilemezlerdi.Doğduğu günün balından mıdır bilinmez Wundt o gün yapılan tüm suikast girişimlerinden aynı anda kurtuldu.ama ne yazık ki ölenler 45 kişi.olay gizemini sürdüredursun son dakikada mitten edinilen bilgilere göre suikastların aynı salise planlandıkları ve planların gemici düğümü nedeniyle bumerang misali geri teptiği anlaşılmaktaydı.neyseki yaralılar hala hayatta.Wundt ise psikoloji ülkesinde yaptırdığı köşkünde yapısalcılık ekolünün başbakanı olmak için tacını giymeye hazırlanıyor. DHA

1 Mart 2010 Pazartesi

Dolma İçi Terminaline hoş geldiniz!


Bir gün evde oturup canınız sıkıldığında ve kafanıza düşen meryem ana heykeliyle 'oraya gitmeliyim' dediğinizde oraya gitmeniz için önce goca göbek'in uçan doğan slx'siyle Erciyes dağının zirvesini tırmanmanız, yeşilimsi ırmaklardan 'selvi boylum al yazmalım' yazan kamyonla geçmeniz,kareli kremalı taşlardan sekmeniz gerekmektedir.oraya vardığınızda kontrol etmeniz gereken şey kafanızın içinde olup evde unutmanız gerekenler,gergin ve tutarsız ruh halleri,yalnızlık,kaygı dolu dakikalar;yanınıza almanız gereken en mutlu dakikalarınız...terminale varan yolcular gitmek istedikleri yerleri seçtiklerinde ise huzur şirketimizin hediyesi:) iyi vakit geçirmece..