12 Mart 2011 Cumartesi

Otobüs Fotoğrafçılığı

Fotoğraf ortaya çıktığı karanlık oda döneminden itibaren her alanda kendine bir yer edinmiştir. Günümüzde ise disiplinler arası bir alan haline gelmiştir. Bu alanlardan biri Otobüs Fotoğrafçılığıdır. Otobüs fotoğrafçılığı matriks filminin hemen ardından neyin gerçek neyin gerçek olmadığı sorunsalı üzerinden hareketle ortaya çıkmıştır. Gerçek- gerçek olmayan sorunsalı post-modernizmin etkisiyle hayatın bir illüzyon olduğu düşüncesini ortaya çıkarmış bu da her yolun her kişi tarafından farklı algılanmasına sebep olmuştur. Bu noktada amacımız hareket halindeki otobüste görülen görüntülerle çekilen fotoğrafların arasındaki farkın insanlar üzerinde ortaya çıkardığı duygu durumlarını fark ettirmektir. Kursun bir diğer özelliği ise günümüz insanına çevresi ve rüyaları hakkında bilinçli bir nitelik kazandırarak şöförün gözüyle dünyaya bakma özelliği kazandırmaktadır.

ATÖLYE PROGRAMI

-ilk hafta-
Eğitimimiz çevresel psikoloji dersleri ile başlar. insanın çevresine olanlara karşı farkındalık kazanması amaçlanır. Daha sonra katılımcıların gördükleri görüntülerin bir matriks olduğu hipnoz yoluyla bilinç altına işlenir. Bilinç altına girmişken otobüs fotoğrafçılığı eğitim cd'si katılımcıların bilinçaltına yüklenir. Böylece kendilerine geldiklerinde daha kısa bir sürede fotoğraf konusunda profesyonel hale gelirler. Bilgilerin yerli yerine oturması için ders burada biter.

-ikinci hafta-
Yerli yerine oturan bilgilere sahip olan katılımcılara otobüs fotoğrafçılığı eğitim cd'sini izletiyoruz. bu bilgileri kolayca edinen katılımcılar fotoğraf hakkındaki temel ve mekanik bilgileri, fotoğraf makinesinin kullanımını bir kaç pratikle kolayca öğrenirler. Bol fotoğraf çekme ödeviyle ders bitirilir.

-üçüncü hafta-
Atölyede otobüs simülasyonu hazırlanır. Otobüste ayaktayken fotoğraf makinesini sabit tutma öğrenilir.Haber ajansından gelen bir muhabir konuğumuz bize kaza anındaki görüntülerin çekilme pozisyonları hakkındaki bir konuşma yapar. Elde edilen bilgiler canlandırmalarla öğrenilmeye çalışılır ve eksik noktalar tartışılır. Son olarak da diğer hafta otobüslerle gezilecek yerler hakkında bilgi verilir.

-dördüncü hafta-
Katılımcılarla 48 nolu Uludağ Üniversitesi- Heykel Otobüsüyle çekim gezisine çıkılır. Otobüsün hızıyla fotoğraf makinesinin enstantene hızı orantılanması öğrenilir. Çevrede görülenlerin gerçek olup olmadığı sorgulanana kadar yeni görüntüler devreye girer, işte bu noktada fotoğrafı çekilecek görüntüler arasında ayrım yapma işlevi kazanılması amaçlanır. Şoförle girilen diyalogda yol hakkında bilgiler alınırken bir yandan da fotoğraf çekilerek beyindeki hem duyma merkezini hem de görme merkezini aynı anda çalıştırma sağlanır. Duraklarda bekleyen insanların duygu durumları kadraja yansıtılmaya çalışılır. Farkında olmadan geçilen sokaklara karşı farkındalık sağlanarak iyi fotoğraf çekme özelliklerinin kazanılması amaçlanır.

-son hafta-
Çekim gezisinde çekilen fotoğraflar değerlendirilir. İlk çekilen fotoğraflarla çekim gezisinde elde edilen fotoğraflar arasında karşılaştırma yapılır. Otobüslerin insanlara yönelik olmasına rağmen şoförlerin ne taşıdıklarının farkında olup olmadığı tartışılır. Farkındalığı olanlar derneklere yönelirken yeni uyanmış olanlarda yol fobisi kendini gösterir. İlk çekilen fotoğraflar ile çekim gezisinde çekilen fotoğraflar arasındaki fark hakkında katılımcılardan kompozisyon yazması istenir. En beğenilen fotoğraflar kompozisyonuyla birlikte sergilenir.


8 Mart 2011 Salı

Zeytinyağlı Yeşil Zeytin Totemi


Nefes aldığı sabahlardan birinde Eysha alarmının çalmasıyla gözlerinin tekini bulutlardan görünmeyen güneşin vekili olan ışınlarına açsa da ışınlar güneş vekili olmayı reddetmiş ve o da artık iki gözünü açmıştı. O günden sonra Eysha gözlerini dört açacak ve güneşin bulutların arkasında neler karıştırdığını anlamaya çalışacaktı.
Eysha sıcacık yatakta 10 15 salise gerindikten sonra Menis ve Ecitah ile birlikte mutfak takma adını kullanan morga doğru ilerlemiş ve monoton haytalarının vazgeçilmez rutinlerinden olan donmuş kahvaltılıkları hayata döndürme çalışmalarına başlamıştı. Mutfağın soğuğundan ve yaratılışın ana düşüncesinden olacak ki ilk olarak çay suyu için çaydanlığa su koymuşlardı ve çeliğin ateşle dansı başladı. Bu sırada masanın üstüne yavaş yavaş yerleşen kahvaltılık kabilesi de kendilerine gelmeye başlamıştı. Domates ve salatalık birlikte yaşamaya karar verdi ve üstlerine hayırlı olsun diye beyaz pullar döktüler. Bu birliktelikten etkilenen zeytin peynire evlenme teklifi etti ve peynir beyaz gelinliğiyle zeytin ise siyah smokiniyle çıktı sahneye. Reçeller de nedime misali eşlik etti onlara. Koyu bir muhabbet başlamıştı aralarında. Günlük yaşamın psikopatolojisini okuyan kaymak bal ikilisi kabile psikoloji hakkında ilk düşünceleri ortaya atıyorlardı. Kısa isim olarak kahvaltılık kabilesini kullanan Zeytinyağlı Yeşil Zeytin kabilesinin aynı zamanda totemi olan zeytinyağlı yeşil zeytin ateşin başında buzlarını eritmeye çalışıyordu. Kahvaltılık kabilesinin inanışına göre zeytinyağı çözülen yeşil zeytin kendine geldiğinde herkes sofra adı verdikleri yerde toplanır ve yeniden diriliş başlardı. Yeniden diriliş totem adına kendilerini ölüme yollamak anlamına geliyordu. Böylece kabile kokuların birbirine karıştığı buzdolabına geri girmeyecek ve gelecek nesillerin yolunu açacaklardı. Bu yolda fiziksel ve kimyasal yapıları değişen kahvaltılık kabilesi kanalizasyon borusunda bambaşka bir hayata yolculuk ederken sofrada hergün yeni nesiller ananelerini yerine getirip yaşamlarını sürdürüyorlardı. Zeytinyağlı yeşil zeytin totemi de dahil...