1 Aralık 2010 Çarşamba

JacQues Derrida- Terör, Din ve Yeni Politika


Dünyanın bütün bölgelerinde bir uzlaşma ihtiyacı vardır. Uzlaşma hermenoytiğine bakıldığında sadece ötekinin bir şekilde kimliğini, eşsizliğini kaybettiği bir uzlaşma ,keza yalnızca ötekini kullanarak yapılan bir anlaşma olmayacak bir uzlaşmaysa Derrida bu uzlaşmadan yana olduğunu belirtir. Uzlaşma adil olduğunda uzlaşmaya ilgi duyulabilir. Eğer şiddete son verebilecek veya ortak bir sonuca ulaşabilecek bir anlaşma mümkünse neden uzlaşılmasın? Fakat eğer uzlaşma şiddeti kesmeye yönelik bir bahaneyle daha güçlü olduğunu ispatlayan bir şiddet sahnesi haline gelirse böyle bir uzlaşmada uzlaşma sağlanmış sayılmaz. Bugünkü uzlaşma türü ise hiçbir uzlaşmaya varılamayacak türde şiddettir. ötekiyle bir ilişki içine girmeyi düşündüğümde en uç noktada uzlaşma umudumu terk etmeye hazır olmam gerekir. Saf bağışlama ve affetme eyleminde uzlaşma umudundan yoksun kalırız. Bu koşulsuz mutlak düşünceler ile koşulu düşünceler arasında bir müzakereye kalkıştığımda politik ve hukuki olurum fakat en iyi uzlaşma daima zordur.

Dekonstrüksiyon hiç bir şeyin saf olmadığını söyler. Bu yüzden şiddetten bütünüyle arınmış bir noktaya tamamen saf bir uzlaşmaya varmamız mümkün değildir. Tabiki uzlaşmadığımız sürece. Politik anlamda uzlaşmanın şiddet devam ederken gerçekleşmesinin sebebi de budur. Televizyon sansüre uğradığı için de gerçekte ne olduğunu bilmiyoruz.

Batı'nın Araplara olan siyasetini değiştirmeleri gerekir bunun için de Doğu ve Batı arasında iletişim sağlanabilmesi için Avrupanın tercümesi gerekli fakat yeterli değildir. Avrupa orada olup bitenleri doğru tercüme etmesi için anlaması gerekir. Avrupa kendi hikayesi içinde onun hikayesini anlamlandırabilir, fakat hikayeler farklı olduğundan örtüşmez ve yanlış anlaşılmalar oluşur. Bu yüzden bütün anlamalar yanlış anlaşılmadır ve uzlaşma tam olarak sağlanmaz.

11 eylül sonrasında ötekine duyulan ihtiyaç ve ona yapılan suçlamalar ulusu bölünemez yapması için gerekliydi. Bu saldırı ulusu yeniden inşa etti. Göçmenler ve diğer alt gruplarla uzlaşıldı. Farklı etnik gruptaki insanlar kameraya ''ben Amerikalıyım'' diye açıklama yaptığı bir reklam televizyonlarda yer aldı. Hayret verici olan şey büyün trajedisine rağmen demokrasinin var olduğu düşüncesidir. 1971'de siyahlarla yapılan savaşlar vardı ve onlar şiddet yoluna başvurdular. Burada mutlak belirlenemezliğe atıfta yapılmaktadır.

Tanrı sorunu ise hermenoytik bir problemdir. İnancı benim anlamlandırmam inanç kavramının kesinliğini ortadan kaldırır. Günümüzde inanç saf bir inanç değildir. Aynı zamanda bilgidir de. Tanrı artık Khöra'dır. Tanrı'yı bir egemen değil güçsüz bir şey olaak adlandırırım çünkü sevgi ve adalet ancak bu güçsüzlükten ortaya çıkar.
(Çağdaş Filozoflarla Söyleşiler adlı kitaptan alınmışır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder